Mahmut Ustaosmanoğlu vefat ettikten sonra İsmailağa cemaatinde posta oturma hakkının kendisinde olduğunu iddia eden Cübbeli Ahmet Hoca, 5 gün önce bir video yayınlayıp cemaatin ileri gelenlerine çarşamba akşamına kadar süre vermişti. Bu akşam dolacak olan süre henüz bitmeden İsmailağa cemaati, Cübbeli Ahmet ile tüm bağlarını kopardığını açıkladı. Kamuoyunda yankı uyandıran açıklamaya Cübbeli’den de yanıt gecikmedi.
CÜBBELİ AHMET’TEN YANIT GECİKMEDİ
Sosyal medya hesabından yaklaşık 4 saatlik bir video paylaşan Cübbeli Ahmet, İsmailağa Cemaati’nin açıklamasında yer alan “Şeyhimiz Hasan Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimiz Cübbeli Ahmet Hoca‘yı Reddetti” ifadesine sert çıktı.
“VİDEODA MONTAJ SÖZ KONUSU”
Cübbeli Ahmet, “Şeyhimiz Hasan Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimiz Cübbeli Ahmet Hoca‘yı Reddetti” ifadesine sert çıkan Cübbeli, “Tarikat Hasan Efendi’nin tarikatı değildir ki beni ihraç etsin. Hasan Efendi nasıl Mahmud Efendi’nin müridiyse ben de Mahmud Efendi’nin müridiyim, mürit müridi nasıl ihraç edecek? Öte yandan videoda montaj söz konusu” ifadelerini kullandı.
İSMAİLAĞA’DAN CÜBBELİ AHMET HOCA’YA SERT SÖZLER
Cemaatten yapılan uzun açıklamada Cübbeli Ahmet Hoca‘nın İsmailağa ile bağı olmadığı bildirildi. Cübbeli Ahmet Hoca için kullanılan, “Cemaatimizin hocalarını hedef göstermektedir”, “Tarikatımızın mahremini ortaya saçmıştır”, “Mahmud Efendi Hazretlerimizin ailesini hedef almıştır”, “Hasan Efendi Hazretlerimize hürmetsizlik etmektedir”, “Cemaati dağıtmak için çalışmaktadır” gibi ifadeler dikkatlerden kaçmadı.
“KENDİSİYLE YAPILAN İSTİŞARELERE RAĞMEN TAVRINI DEĞİŞTİRMEMEKTE ISRAR EDİYOR”
İsmailağa Cemaati’nin açıklamasında, “Bir süredir kendisiyle yapılan istişarelere rağmen tavrını değiştirmemekte ısrar eden, ihvânımızı ve kamuoyunu yanlış biçimde yönlendirmeyi sürdüren Cübbeli Ahmet Hoca, söz ve davranışlarıyla tarîkatımıza ve hizmetlerimize zarar veren biri hâline gelmiş ve Hasan Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizin şeyhliğini kabul etmemiştir. Bu gerçeğe binaen kendisinin tekkemiz ve cemaatimizle hiçbir ünsiyetinin kalmadığını, görüş ve açıklamalarının cemaatimiz açısından hiçbir bağlayıcılığının bulunmadığını ihvânımıza ve tüm kamuoyuna saygıyla duyururuz” ifadelerine yer verildi. Açıklamanın tamamı ise şu şekilde; “Yüce Nakşibendî tarîkatı, 1400 yıldır kıtaların İslâmlaşması ve Müslüman toplumların dosdoğru yol üzere sebat ve istikameti için insanlığa hizmet etmektedir. Her asırda birbirini takip eden nûrlu silsilenin 32. altın halkası Mevlânâ Mustafa İsmet Ğarîbullâh Büyük Şeyh Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretleri vesilesiyle İstanbul’u bereketlendirmiş ve Ali Haydar Ahıshavî (Kuddise Sirruhû) Hazretlerinin ardından emanet Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimize intikal etmiştir. Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimiz, devraldığı hizmeti, âl-i himmet ile büyük bir davaya dönüştürmüş ve bugünlere getirmiştir. Bu usûl ve dava çerçevesinde icra edilen faaliyet ve hizmetler, 2005 senesinde Mahmud Efendi Hazretlerimizin 300’ü aşkın hoca efendinin huzurunda tayin etmiş olduğu heyetle, Hasan Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizin riyâsetinde büyüyüp gelişmiştir.
Tasavvuf yolu, yüksek fazîlet ve makamlara erişme yoludur. Bu bereketine binaen seyr u sülûk yolunda her mürîdin münferid çeşitli imtihanları olduğu gibi, bazen de müridânın topyekûn bir imtihanı söz konusu olur. Müridân için karşılaşılabilecek en ağır durum hiç şüphesiz mürşidin âhirete irtihâlidir. O topyekûn imtihanın en çetini de mürşidin vefâtı sonrası baş gösterir. Ali Haydar Ahıshavî (Kuddise Sirruhû) Hazretlerinin âhirete irtihâlinden sonra da bir imtihan vâki olmuş, zamanla fitne bulutları dağılmış ve Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimiz yüce tarîkatın imamı olarak irşâd faaliyetlerini ömrü boyunca sürdürmüştür. Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizin manevî evlâtları olarak, bir süredir ona olan muhabbet iddiasıyla büyük bir fitne ve imtihan durumuyla karşı karşıya bulunuyoruz. Bugün de bu ulvî emanet, altın silsilenin 37. halkası Hasan Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimize intikal etmiştir. Bu hakikat, Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizin tevâtür seviyesine ulaşan vasiyetine bağlı olarak, cenaze namazının hemen ardından mahdûmu Ahmet Ustaosmanoğlu Hoca Efendi tarafından ihvânımıza ve kamuoyuna ilân edilmiştir. Bizler inanıyoruz ki bu yol, Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizin Mültezem’de yaptığı, kabulü müjdelenen duânın bereketiyle kıyamete kadar payidar olacaktır.
Nispet yolunun Hazreti Mehdî’ye (Aleyhi’r-Rıdvân) ulaşacağını beyan eden İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû) Hazretlerinden sonra nasıl ki silsile altın halkalarla devam etmiş ve bu durum nispetin kesilmesine mâni olmamışsa, Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizden sonra da bu yol birbiri ardına eklenen altın halkalarla devam edecektir. Meşâyih arasında altın halkaların gelip geçmesi, o büyüklerin nispet ve tasarrufunun ulaşmasına engel olmamıştır. Yakın tarihte vekiller vasıtasıyla devam edeceği iddia edilen başka tarîkat kollarının zamanla kapanıp nispetinin kesildiği gerçeği de önemle hatırlanmalıdır.
Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizin âhirete irtihâlinin ardından belli çevreler eliyle kirli bir propaganda başlatılmış ve daha önce İstişare Heyetinin açıklamasında yer aldığı üzere şahidler huzurunda tevatür seviyesinde sabit olan bir hakikat gizlenmeye çalışılmıştır. Oysaki Ali Haydar Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerinden bizlere yadigâr olan ve bir kısmı bugün hâlâ hayatta ve afiyette bulunan büyüklerimizin şahidliği de ortadadır. Bugün fitneden korunmak, o büyüklerin şâhidlik ve bereketine tâbi olmakla mümkündür.
“ŞEYMİZİ CÜBBELİ AHMET HOCA’YI REDDETTİ”
Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizin âhirete irtihâliyle başlatılan ve özellikle son altı aydır Cübbeli Ahmet Hoca tarafından yayınlanan telefon görüşmeleri, gizli ses kayıtları, zuhûrât ve rüya yığınlarıyla kirli bir yola bürünen propaganda doğrultusunda kamuoyuna da yansıdığı üzere, Cübbeli Ahmet Hoca, Hasan Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizle görüşmek istemiştir. Konu Hasan Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimize arz edildiğinde -videoda da görüldüğü gibi- görüşmek istemediğini açıkça beyân etmiştir.
Bu teklifin kabul edilmemesinin, tarîkat-ı aliyyenin edep sınırlarını aşmasının yanında muhakkak birçok sebebi vardır ve bu sebeplerin bir kısmını açıklama zarureti ortaya çıkmıştır. Bizim bugüne kadar Cübbeli Ahmet Hoca’nın yalan ve iftiralarına cevap vermememizin sebebi, tarikatımızla ilgili mahrem meselelerin kamuoyunda tartışma konusu olmaması ve şeyhimiz Hasan Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizin, “Susun!” emri gereğincedir.
“TARİKATIMIZIN MAHREMİNİ ORTAYA SAÇTI”
Cübbeli Ahmet Hoca, yolumuzun medyaya bakışı açıkça belli olduğu hâlde, defaatle uyarılmasına ve her seferinde söz vermesine rağmen, tarîkatımızın mahrem konularını kürsülere hatta televizyon programlarına taşıyarak yüce dinimiz İslâmiyet’e ve Müslümanlara düşmanlıkla bilinen kişilerin alay dolu yorumlarına malzeme etmiştir. Cübbeli Ahmet Hoca, bugün cemaatimizin büyüklerini dinlemediği gibi aslında Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizi de birçok noktada dinlememiştir. Bunu kendisi, çıktığı televizyon kanallarında açıkça söylemiştir. Bir taraftan, “Şeyhlik benim neyime, mürîd olsam yeter” diyerek söze başladığı hâlde, “Bu cemaatin yüzde 95’ini ben getirdim” diyerek, Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizin ve yetiştirmiş olduğu güzide hocaların çalışmalarını kendisine mâl etmiştir. Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimizin sözünü dinlemediğini katılmış olduğu bir televizyon programında şöyle ifade etmiştir: ‘Efendi Hazretleri bana, ‘Vaaz etme, talebe okut!’ dedi, dinlemedim başıma iş geldi. ‘Sesini kasetlere verme!’ dedi, kaydettirdim ve deprem vaazım sebebiyle hapse düştüm. ‘İkinci evliliğini yapma!’ dedi, dinlemedim başıma iş geldi. ‘Televizyon kurma!’ dedi, dinlemedim başıma iş geldi. ‘Külliye yapma!’ dedi, dinlemedim hapse düştüm…”