TCMB Para Politikası Kurulunun 21 Aralık’taki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Özette, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında sınırlı bir iyileşmenin başladığının değerlendirildiği belirtildi. Fiyatlama davranışındaki gelişmeleri izlemek için takip edilen göstergelerden biri olan tüketici enflasyonu yayılım endeksinin fiyatı düşen ürünlerin payının artmasıyla kasım ayında gerilemeye devam ettiği aktarılan özette, şokların etkisinin zayıfladığı dönemlerde enflasyonu hızlı bir şekilde yavaşlayabilen temel mal grubunda ise yayılım endeksinin tarihsel ortalamasına gerilediği aktarıldı.
Özette, “Enflasyon beklentilerindeki gerileme sürmektedir. Aralık ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre cari yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 67,2’den 1,84 puan düşüşle yüzde 65,4, 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 43,9’dan 2,71 puan azalışla yüzde 41,2, gelecek 24 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 25,1’den 0,27 puan gerilemeyle yüzde 24,8 olmuştur. Öte yandan, 5 yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 12,3’den 0,34 puan yukarı güncellemeyle yüzde 12,6 seviyesine yükselmiştir. Enflasyon beklentilerinin seviyesinin yanı sıra dağılımında da kısmi bir iyileşme gözlenmiştir. 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentilerinin dağılımı, bir önceki aya kıyasla merkezi eğilim etrafında artan bir uzlaşıya işaret etmektedir.” denildi.
Parasal ve miktarsal sıkılaştırma ile sadeleşme kararlarının etkisiyle kredi faizlerinde gelinen seviyelerin hedeflenen finansal sıkılık düzeyiyle uyumlu olduğunun değerlendirildiği özette, “Politika faizinin yüzde 5 puan yükseltildiği bir önceki PPK toplantı haftası ile son toplantı haftası arasında ticari kredi faizleri ve tüketici kredisi faiz oranları 0,2 ve 0,92 puan değişimle yatay bir görünüm sergilemiştir. Aynı dönemde mevduat faizleri, tüm vadeler genelinde ortalama 4,04 puan, 3 ay vadeli mevduatlarda ise 6,1 puan artarak parasal aktarımı güçlendirmiştir.” ifadelerine yer verildi.
Önceki PPK toplantı haftasından bu yana yatay seyreden konut kredisi faizlerinin yüzde 42 seviyesinde gerçekleştiği belirtilen özette, şunlar kaydedildi:
“Taşıt kredisi faiz oranları, yıl sonu satış kampanyalarının etkisiyle 750 baz puan azalarak yüzde 32,8 olarak gerçekleşirken, ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı-KMH hariç) faizleri ılımlı bir artış ile 15 Aralık 2023 itibarıyla yüzde 61,7 olarak gerçekleşmiştir. Öte yandan, Türk lirası ticari kredi faizleri yatay bir seyir izleyerek yüzde 51,8 olarak gerçekleşmiştir. Kredi büyümesi ve kompozisyonunda normalleşme devam etmiştir. 15 Aralık 2023 itibarıyla, 2022 yılı sonuna kıyasla bireysel kredi bakiyesi kredi kartlarında yüzde 141,7, taşıt kredilerinde yüzde 85,0, ihtiyaç kredilerinde yüzde 41,1, konut kredilerinde ise yüzde 21,8 olmak üzere toplamda yüzde 67,4 oranında artmıştır.
Parasal sıkılaşma ve atılan diğer adımlar ile yavaşlama eğilimine giren bireysel kredilerin, yıl sonu harcamalarının etkisiyle önceki PPK toplantısı haftasından bu yana ortalama 4 haftalık büyüme oranları bir miktar artış sergileyerek, yüzde 3,33 olarak gerçeklemiştir. Taşıt kredileri ve ihtiyaç kredilerinde bu oran sırasıyla yüzde 2,29 ve yüzde 2,10 seviyesindedir. Bireysel kredi kartlarında ise bu oran yüzde 6,26 ile daha yüksek seviyelerde gerçekleşmiştir. Diğer taraftan, Türk lirası ve kur etkisinden arındırılmış yabancı para ticari kredilerin aynı dönemde ortalama 4 haftalık artış oranları sırasıyla yüzde 2,18 ve 0,02 seviyesinde gerçekleşmiştir.”
“Ticari kredi kompozisyonunun cari dengeye katkı sağlayacak nitelikte oluşacağı değerlendirildi”
Özette, fiyat istikrarının sürekliliğini sağlamak hedefiyle, cari dengeyi iyileştirecek teknolojik dönüşüm, arz sürekliliğine katkı sağlayacak stratejik yatırımlar ve ihracatın desteklenmeye devam edildiği aktarıldı.
Bu kapsamda uygulanmakta olan programların makro finansal denge de gözetilerek hem krediye erişim hem de finansman maliyetlerini içerecek şekilde geliştirildiği aktarılan özette, uzun vadeli ve düşük maliyetli kaynakların makro finansal istikrarı destekleyecek alanlarda kullanılmasını hedefleyen Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) programının fiyat istikrarına katkının ve yatırımların teknolojik katma değeri ile stratejik niteliğinin öne çıkarıldığı bir çerçevede uygulandığı vurgulandı.
Özette, ayrıca genel kredi büyümesi normalleşirken ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredilerinde yapılan düzenleme değişiklikleri ile de ticari kredi kompozisyonunun cari dengeye katkı sağlayacak nitelikte oluşacağının değerlendirildiği kaydedildi.
Haziran ayından itibaren sadeleşme süreci kapsamında bankacılık sisteminin sağlıklı işleyişini de temin etmek amacıyla alınan önlemlerle, öncelikle Türk lirası ticari kredilerinin akışının tesis edildiği anlatılan özette, şunlara vurgu yapıldı:
“Haziran ayında sektör genelinde yüzde 0,34 artış kaydeden Türk lirası ticari krediler temmuz ayında yüzde 2,38, ağustos ayında yüzde 2,26, eylül ayında yüzde 2,52, ekim ayında yüzde 2,39 ve kasım ayında 2,20 oranında büyümüştür. Bu süreçte Türk lirası mevduat faizleri 18 Ağustos haftasında yüzde 24,9, 15 Eylül haftasında yüzde 33,5, 13 Ekim haftasında yüzde 37,9, 17 Kasım haftasında yüzde 40,8 ve 15 Aralık haftasında yüzde 45,8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Buna paralel olarak Türk lirası cinsi mevduat artışa geçerken kur korumalı mevduatta azalma gözlenmektedir. Makro ihtiyati çerçevede sadeleşme süreci kapsamında atılan son adımlar ve politika faizindeki artışla birlikte Türk lirası enstrümanlarına olan talebin artması, kredi ve mevduat faizlerinin birlikte yükselmesi ile parasal aktarım mekanizmasının güçlenmekte olduğu değerlendirilmiştir.”
Özette, aralık ayı faiz kararının da etkisiyle, Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik düzenlemelerin, parasal sıkılaşma eşliğinde aktarım mekanizmasını güçlendirmeye ve bankacılık sisteminin fonlama kompozisyonunu iyileştirmeye devam edeceğinin öngörüldüğü belirtildi.
Dış finansman koşullarındaki belirgin iyileşme, rezervlerde süregelen artış, talepteki dengelenmenin cari işlemler hesabına desteği ve Türk lirası varlıklara yurt içi ve yurt dışı talebin güçlenerek artmasının döviz kuru istikrarı ve para politikasının etkinliğine güçlü katkıda bulunduğu aktarılan özette, son dönemde yapılan anlaşmalar ile teknoloji yatırımlarını ve üretim kapasitesini geliştirecek alanlara yoğunlaşacak doğrudan yabancı yatırımların ileriki dönemde dış finansmanı destekleyeceği ifade edildi.
Özette, şunlar kaydedildi:
“Yurt içi belirsizliklerin etkisiyle 22 Mayıs 2023 tarihinde 703 baz puan seviyesiyle bu yılın zirve noktasına ulaşan Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) primi, önceki PPK döneminde gerilediği 340 baz puan seviyesinden düşüşünü sürdürerek 20 Aralık 2023 itibarıyla 284 baz puan seviyesine inmiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı mevcut PPK döneminde 0,1 puan gerilerken 12 ay vadeli kur oynaklığı 1 puan yükselerek 20 Aralık 2023 itibarıyla sırasıyla yüzde 7,8 ve yüzde 23,8 seviyelerine gelmiştir. Haziran ayından itibaren risk primi ve kur oynaklıklarındaki düşüşlere 2 milyar ABD doları Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına ve 2,8 milyar ABD doları hisse senedi piyasasına olmak üzere toplam 4,8 milyar ABD doları net portföy girişi eşlik etmiştir. TCMB uluslararası rezervleri haziran ayında girdiği güçlü artış eğilimini sürdürmektedir. 2022 yılı sonu itibarıyla 128,8 milyar ABD doları seviyesinden mayıs sonunda 98,5 milyar ABD doları seviyesine gerileyen TCMB brüt uluslararası rezervleri 15 Aralık 2023 itibarıyla 142,5 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. Rezervlerdeki artış eğilimi son dönemde ivme kazanmış ve önceki PPK döneminden bu yana 8,1 milyar ABD doları tutarında belirgin bir yükseliş gözlenmiştir.”
“Kurul, parasal sıkılaştırma adımlarını en kısa zamanda tamamlamayı öngörmektedir”
Özette, Kurulun politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 40’tan yüzde 42,5 düzeyine yükseltilmesine karar verdiği anımsatıldı.
Kurulun politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın birikimli ve gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlemeye devam edeceği belirtilen özette, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığının değerlendirilerek parasal sıkılaştırma hızının yavaşlatıldığı aktarıldı.
Özette, “Kurul, parasal sıkılaştırma adımlarını en kısa zamanda tamamlamayı öngörmektedir. Fiyat istikrarının kalıcı tesisi için gerekli parasal sıkılığın ise gerektiği müddetçe sürdürüleceği değerlendirilmiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Kurulun mevcut mikro ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmasının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirdiği vurgulanan özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“TCMB tarafından yapılan düzenlemelere ilişkin etki analizleri söz konusu çerçevenin tüm bileşenleri için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler, menkul kıymetler ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarıyla birlikte bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilerek yapılmaktadır. Bu kapsamda alınan kararlar ile birlikte sadeleştirme sürecinde önemli bir aşama kaydedildiği değerlendirilmiştir. Son dönemde, uluslararası rezervlerdeki süregelen artış başta olmak üzere likiditeyi etkileyen bileşenlerin etkisi ile piyasada likidite fazlası oluştuğu gözlenmektedir. Kurul, faiz kararlarının yanı sıra parasal sıkılaştırma sürecini desteklemek amacıyla, kullandığı sterilizasyon araçlarının çeşitliliğini artırarak miktarsal sıkılaştırmaya devam edilmesine karar vermiştir. Bu kararlarla, temel politika aracı olan politika faizi parasal, finansal koşullar ve beklentileri etkilerken, Türk lirası likiditesindeki aşırılıkların dengelenmesi ve para politikasının etkinliğinin artırılması hedeflenmektedir. Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almaya devam edecektir.”